Güzelleme Nedir Hece Ölçüsü? Ekonomik Bir Bakış Bir Ekonomistin Düşüncesi: Kaynaklar, Seçimler ve Estetik Değer Bir ekonomist için hayat, sınırlı kaynaklar ve sonsuz ihtiyaçlar arasındaki bir denge oyunudur. Her karar, bir fırsat maliyeti doğurur; her tercih, bir diğerinden vazgeçmeyi gerektirir. Güzelleme kavramına bu perspektiften bakıldığında, estetik bir ifade biçiminden çok, ekonomik bir davranış modeline benzer. Şiirdeki “hece ölçüsü”, ekonomideki “denge noktası” gibidir — sınırlı imkânlar içinde en etkili uyumu yakalama çabası. Peki, güzelleme yalnızca bir halk edebiyatı ürünü müdür, yoksa ekonomik sistemlerin kendi “şiirsel” düzenini anlatan bir metafor mudur? Gelin, piyasa dinamiklerinden toplumsal refaha kadar bu soruyu birlikte inceleyelim. Hece…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Gürültü Kirliliği Nelere Sebep Olur? Psikolojik Bir Bakış Bir Psikoloğun Merakıyla Başlayan Sessizlik Arayışı Bir psikolog olarak bazen danışanlarımın anlattıkları arasında sessizliğin sesini duymaya çalışırım. Fakat giderek fark ediyorum ki, şehirlerin gürültüsü artık yalnızca kulaklarımızı değil, zihnimizi de işgal ediyor. Gürültü kirliliği, sadece bir çevre sorunu değil; insanın iç dünyasını, düşünme biçimini ve duygusal dengesini derinden sarsan görünmez bir psikolojik saldırı haline geldi. Peki, bu sürekli yankılanan ses karmaşası bizi nasıl etkiliyor? Bu yazıda, bilişsel, duygusal ve sosyal psikoloji merceklerinden gürültü kirliliğinin insan davranışı üzerindeki etkilerini inceleyelim. — Bilişsel Psikoloji Açısından Gürültü: Düşünmenin Gürültüsü Bilişsel psikoloji, zihinsel süreçlerimizin —dikkat, hafıza,…
Yorum BırakMahru İsminin Anlamı ve Işığın İzinde Bir Hikâye Bazı isimler vardır, duyduğunuz anda yüreğinize dokunur. Anlamını bilmeseniz bile içinde taşıdığı zarafet, geçmişten bugüne uzanan bir sıcaklıkla sizi sarar. Bugün size, kalbinizin en derin yerinde yankı bulacak bir hikâye anlatmak istiyorum. Bu hikâye, sadece bir isimle – Mahru ile – başlayacak. Ama belki de sonunda kendi hayatınıza dair bir şeyler bulacaksınız. Bir Işığın Hikâyesi: Mahru’nun Doğuşu Eski zamanlarda, gökyüzünün en parlak yıldızlarının altında küçük bir köy vardı. Bu köyde, karanlık geceleri bile umutla aydınlatan bir kız dünyaya geldi. Adını, ayın ışığından alan bir kelimeyle koydular: Mahru. Farsça kökenli bu isim, “ay…
Yorum BırakGünah Keçisi Hipotezi Nedir? Öğrenmenin Sosyal Psikolojisinden Pedagojik Bir Bakış Bir eğitimci olarak, öğrenmenin yalnızca bilgi edinmek değil, insanın kendini ve toplumu anlaması süreci olduğuna inanırım. Öğrenme, bireyi dönüştürür; ama bazen bu dönüşüm sancılı olur. Çünkü bilgiyle yüzleşmek, hatalarımızı, önyargılarımızı ve savunma mekanizmalarımızı da ortaya çıkarır. “Günah keçisi hipotezi” bu yüzleşmenin tam ortasında yer alan bir kavramdır — hem psikolojik hem de toplumsal bir savunma biçimi olarak. Peki, bir eğitimci gözüyle bakıldığında, “günah keçisi” yaratmak ne anlama gelir? Ve bu olgu, öğrenme süreçlerinde nasıl ortaya çıkar? Günah Keçisi Hipotezinin Tanımı: Suçu Yüklemek, Sorumluluğu Hafifletmek Günah keçisi hipotezi, bireylerin ya da…
Yorum BırakKapalı Heceler Nedir? Dilin Ritmini Anlamanın Anahtarı Bazı konular vardır ki okul sıralarında öğrenip bir daha hiç düşünmeyiz. “Kapalı heceler” de bunlardan biridir. Oysa dilin kalbinde atan bu küçük yapı taşları, kelimelerin anlam kazanmasında, seslerin ahenginde ve konuşmanın doğallığında büyük rol oynar. Bugün gelin, hem dilbilimin verilerine hem de gerçek hayattaki örneklere dayanarak bu konuyu birlikte keşfedelim. Kapalı Heceler Nedir? Temel Tanım En basit tanımıyla kapalı hece, sesli harfle bitmeyen yani ünsüzle (sessiz harf) sona eren hecelerdir. Türkçede bir kelimenin hecelere ayrılmasında en belirleyici unsurlardan biri de budur. Örneğin, “gül” kelimesi tek heceden oluşur ve sonu ünsüzle bittiği için kapalı…
Yorum BırakKanto Kim Söylüyor? Sahnenin Işığına Yürüyen Sesler Bir kelimenin peşine düşelim mi? “Kanto” deyince kimlerin sesini duyuyorsunuz: neonla ışıldayan bir sahne, incelikli bir mizah, göz göze bir dans… Benim için kanto, İstanbul gecelerinde yankılanan çok dilli bir kalp atışı. Bu yazıda “Kanto kim söylüyor?” sorusunu, kökenlerden bugünün sahnelerine ve yarının olası yorumlarına uzanan bir yolculukla konuşalım; dost meclisinde, samimi bir sohbet gibi… Kısa cevap: Tarihsel olarak kantoyu, 19. ve 20. yüzyıl başında İstanbul’un tuluat tiyatrolarında çoğunlukla kadın kantocular söyledi; Peruz, Şamram (Şamran) ve Minyon Virjinya gibi yıldızlar bu geleneğin simgeleri oldu. Bugünse arşiv kayıtları, konservatuvar toplulukları ve çağdaş müzisyenler kantoyu…
Yorum BırakÜnlü Göçüşmesi Ne Demek? Kültürün Sesindeki Dönüşüm Üzerine Antropolojik Bir İnceleme Bir antropolog için dil, sadece iletişim aracı değil; kültürün en derin aynasıdır. Dillerin yapısındaki küçük değişimler bile toplumların tarihsel hareketlerini, kimliklerini ve sembolik dünyalarını yansıtır. Ünlü göçüşmesi de bu değişimlerin sesbilimsel ama aynı zamanda kültürel bir yansımasıdır. Çünkü dilin melodisi değiştiğinde, kültürün ritmi de değişir. Bir sesin yer değiştirmesi, bir anlamın yeniden doğması demektir. Bu yazıda, ünlü göçüşmesini yalnızca bir dilbilgisi konusu olarak değil, insan topluluklarının değişim dinamiklerini açıklayan bir antropolojik metafor olarak ele alacağız. Ünlü Göçüşmesi: Dilin İçsel Göçü Dilbilimsel olarak ünlü göçüşmesi, bir kelimedeki ünlü harflerin yer…
Yorum BırakTeşri Görevi Nedir? Felsefi Bir Bakış Açısıyla İnceleme İnsanlık tarihi boyunca, insanlar dünya ile ilişkilerini anlamlandırmak için çeşitli yollar aramışlardır. Etik, epistemoloji ve ontoloji gibi temel felsefi alanlar, insanın varlık, bilgi ve değerler üzerine derinlemesine düşünmesini sağlayan araçlardır. Bu felsefi araştırmalar, her bir insanın hayata bakışını şekillendirir ve moral ile hukuk arasındaki bağlantıları inceler. İşte bu noktada, ‘teşri görevi’ kavramı da karşımıza çıkar. Peki, teşri görevi nedir ve nasıl anlaşılmalıdır? Teşri Görevi: Hukuki ve Etik Bir Bağlantı Teşri kelimesi, Arapçadan türetilmiş olup, “kanun koyma” ya da “yasa yapma” anlamına gelir. Bu bağlamda, “teşri görevi” devletin veya toplumsal bir otoritenin, toplumu…
Yorum BırakKamçı Ne Yapılıdır? Görünmeyen Gücün Hikâyesi O akşam kahvelerini alıp göl kenarına oturmuşlardı. Rüzgâr hafifçe esiyor, suyun yüzeyinde titreşen ay ışığı, sanki milyonlarca küçük sır fısıldıyordu. Elif, gözlerini suya dikmiş, düşünceli bir ses tonuyla sordu: “Emre, sence bir hücre nasıl olur da bu kadar küçük olmasına rağmen yönünü bulabilir?” Emre gülümsedi. Onun bu merakı tanıdıktı. “Belki de mesele yönü bilmek değil, hareketin nedenini anlamaktır,” dedi. O anda ikisi de sessizce gölü izledi. Suyun içinde mikroskobik canlıların, görünmeyen küçük “kamçılarını” çevirerek hareket ettiğini biliyorlardı ama içten içe ikisi de başka bir şeyin peşindeydi: yaşamın içgüdüsel ritmini anlamak. Bir Hücrenin Kalbinde: Kamçının…
Yorum BırakSüper Lig’de En Çok Gol Kralı Kim Oldu? Futbolun Ekonomik Dengesine Bir Bakış Bir Ekonomistin Gözünden Gol Krallığı Kaynaklar sınırlıdır. Bu, ekonominin ilk ve değişmez yasasıdır. Ancak insan arzuları sınırsızdır — ister piyasada, ister sahada olsun. Bir ekonomist için futbol, tıpkı piyasa gibi bir sistemdir: sınırlı fırsatların, rekabetin ve stratejik tercihlerinin buluştuğu bir alan. Süper Lig’de en çok gol kralı olan futbolcu yalnızca istatistiklerin değil, aynı zamanda bir ekonomik davranış modelinin de ürünüdür. Futbol sahasında atılan her gol, aslında bir tercihin, bir fırsat maliyetinin, bir yatırımın sonucudur. Oyuncular, teknik direktörler ve kulüpler, bu kararları tıpkı yatırımcılar gibi verir: risk alır,…
Yorum Bırak